التغليظ
في حبس الزكاة
2- Zekatı Vermemenin
Vebali
أنبأ هناد بن
السري في
حديثه عن أبي
معاوية عن
الأعمش عن
المعرور بن
سويد عن أبي
ذر قال جئت إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم وهو جالس
في ظل الكعبة
فلما رآني
مقبلا قال هم
الأخسرون ورب الكعبة
فقلت ما لي
لعلي أنزل في
شيء قلت من هم فداك
أبي وأمي قال
الأكثرون
أموالا إلا من
قال هكذا
وهكذا وهكذا
فحثا بين يديه
وعن يمينه وعن
شماله ثم قال
والذي نفسي
بيده لا يموت
رجل فيدع إبلا
أو بقرا لم
يؤد زكاتها
إلا جاءت يوم
القيامة أعظم
ما كانت وأسمنه
تطؤه
بأخفافها
وتنطحه
بقرونها كلما
نفدت أخراها
أعيدت عليه
أولاها حتى
يقضى بني الناس
[-: 2232 :-] Ebu Zer der ki: Nebi'in
(s.a.v.) yanına geldiğimde Kabe'nin gölgesinde oturuyordu. Geldiğimi görünce:
"Kabe'nin Rabbine andolsun ki en çok zararı onlar çekeceklerdir!"
dedi. Ben, aleyhimde bir şeyler nazil olduğunu düşündüm ve:
"Anam babam sana
feda olsun! En çok zararı çekecek olanlar kimlerdir?" diye sordum. Allah
Resulü (s.a.v.): "Mallarını çoğaltanlardır! Ancak mallarını şöyle şöyle
dağıtanlar bunun dışındadır" buyurdu ve nasıl dağıtıldığını göstermek için
önünü, arkasını, sağını, solunu gösterdi. Ardından şöyle devam etti:
"Camm elinde olana
yemin olsun ki, zekatını vermedik deve veya sığır bırakan kişiye kıyamet
gününde bu sığır veya develer en iri ve en semiz haliyle gelip ayaklarıyla
kendisini tepeleyip boynuzlarıyla süserler. En son hayvan üzerinden geçince en
baştaki hayvandan bir daha başlayarak tekrar tekrar üzerinden geçerler. Bu
durum tüm insanların hesabı görülünceye kadar devam eder. "
Mücteba: 5/10; Tuhfe:
11981.
أنبأ مجاهد
بن موسى قال
حدثنا بن
عيينة عن جامع
بن أبي راشد
عن أبي وائل
عن عبد الله
قال قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ما
من رجل له مال
لا يؤدي حق
ماله إلا جعل
له طوقا في
عنقه شجاعا
أقرع فهو
يقدمه وهو
يتبعه ثم قرأ
مصداقه من
كتاب الله { لا
تحسبن الذين
يبخلون بما
آتاهم الله من
فضله هو خيرا
لهم بل هو شر
لهم سيطوقون }
الآية
[-: 2233 :-] Abdullah (b. Mes'ud) der
ki: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Kişinin, zekatını
vermediği bir malı olduğu zaman bu mal kıyamet gününde kel bir yılan olup
boynuna dolanır. Kişi ondan kaçtıkça yılan onu kovalar" buyurdu ve buna
delil olarak şu ayeti okudu:
"Allah'ın,
kereminden kendilerine verdiklerini (infakta) cimrilik gösterenler, sanmasınlar
ki o, kendileri için hayırlıdır; tersine bu, onlar için pek fenadır. Cimrilik
ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin
mirası Allah'ındır. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır." (AI-i imran
180)
Mücteba: 5/11; Tuhfe:
9237.
Diğer tahric: İbn Mace (1784), Tirmizi (3012) ve Ahmed,
Müsned (3577).
11018. hadiste yine
gelecektir. 2272 ile 2273. hadislere de bakınız. Kel yılan için İbnu'l-Esir,
Nihaye'de der ki: "Kel olması, yaşlılığından ve zehirinin keskinliğinden
dolayı başındaki derinin parlak olmasıdır."
أنبأ
إسماعيل بن
مسعود قال
حدثنا يزيد بن
زريع قال ثنا
سعيد بن أبي
عروبة قال ثنا
قتادة عن أبي
عمر الغداني
أن أبا هريرة
قال سمعت رسول
أن الله قد
فرض عليهم
صدقة تؤخذ من
أغنيائهم
فترد على
فقرائهم فإن
الله صلى الله
عليه وسلم
يقول أيما رجل
كانت له إبل
لا يعطي حقها
في نجدتها
ورسلها قالوا
يا رسول الله
وما نجدتها
ورسلها قال في
عسرها ويسرها فإنها
تأتي يوم
القيامة كأعد
ما كانت
وأسمنه وأشره
يبطح لها بقاع
قرقر فتطؤه
بأخفافها إذا
جاوزت أخراها
أعيدت عليه
أولاها في يوم
كان مقداره
خمسين ألف سنة
حتى يقضى بين
الناس فيرى
سبيله وأيما
رجل كانت له
بقر لا يعطي حقها
في نجدتها
ورسلها فإنها
تأتي يوم
القيامة كأعد
ما كانت
وأسمنه وأشره
يطيح لها بقاع
قرقر فتنطحه
كل ذات قرن
بقرنها وتطؤه
كل ذات ظلف
بظلفها إذا
جاوزته
أخراها أعيدت
عليه أولادها
في يوم كان
مقداره خمسين
ألف سنة حتى يقضى
بين الناس
فيرى سبيله
وأيما رجل
كانت له غنم
لا يعطي حقها
في نجدتها
ورسلها فإنها
تأتي يوم
القيامة كأعد
ما كانت
وأكثره
وأسمنه وأشره
ثم يبطح لها
بقاع قرقر
فيطؤه كل ذات
ظلف بظلفها
وتنطحه كل ذات
قرن بقرنها
ليس فيها عقصة
ولا عضة إذا
جاوزته
أخراها أعيدت
عليه أولاها
في يوم كان
مقداره خمسين
ألف سنة حتى
يقضى بين
الناس فيرى
سبيله
[-: 2234 :-] Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in:
"Kişinin develeri
olur da iyi günde de, kötü günde de zekatlarını vermezse ... " buyurduğunu
işittim.
Ashab: "Ya
Resulallah! iyi günde, kötü günde ne demek?" diye sorduklarında, Allah Resulü
(sallallahu aleyhi ve sellem):
"Darlıkta da,
bollukta da anlamındadır" karşılığını verdi ve şöyle devam etti:
"Zekatını vermediği bu develer kıyamet gününde en dinç, en semiz ve en
hırçın halleriyle karşısına dikilirler. Kendisi de geniş bir alanda yere
yatırılarak bu develer üzerinden geçip onu çiğnemeye başlarlar. En sondaki deve
de geçince en baştaki deve çiğnemek üzere bir daha geri döner. «Miktarı (dünya
senesi ile) elli bin yıl olan bir günde.» (Mearic 4) Bu durum tüm insanların
hesabı görülünceye ve kendi yeri de belli oluncaya dek devam eder.
Her kimin de sığırları
olur. da darlıkta ve bollukta bunun zekatını vermezse, bu. sığırlar kıyamet
gününde en dinç, en semiz ve en hırçın halleriyle karşısına dikilirler. Kendisi
de geniş bir alanda yere yatırılarak bu sığırlardan boynuzları olanlar
boynuzlarıyla, tırnakları olanlar da tırnaklarıyla üzerinden geçip onu
çiğnemeye başlarlar. En sondaki sığır da geçince en baştaki sığır çiğnemek
üzere bir daha geri döner. «Miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir
günde» (Mearic 4) Bu durum tüm insanların hesabı görülünceye ve kendi yeri de
belli oluncaya dek devam eder.
Her kimin de koyunları
olur da darlıkta ve bollukta bunun zekatını vermezse, bu koyunlar kıyamet
gününde en dinç, en semiz ve en hırçın halleriyle karşısına dikilirler. Kendisi
de geniş bir alanda yere yatırılarak bu koyunlardan tırnakları olanlar
tırnaklarıyla, boynuzları olanlar da boynuzlarıyla onu çiğnemeye başlarlar.
Bunların boynuzlarında ne bir eğrilik, ne de bir kınk olur. En sondaki koyun da
geçince en baştaki koyun çiğnemek üzere bir daha geri döner. «Miktarı (dünya
senesi ile) elli bin yıl olan bir günde» (Mearic 4) Bu durum tüm insanların
hesabı görülünceye ve kendi yeri de belli oluncaya dek devam eder. "
Mücteba: 5/12; Tuhfe:
15453.